Resesyon sesleri yükseliyor… ABD’de enflasyon temmuzda artabilir
Piyasalar bu hafta perşembe günü ABD’den gelecek enflasyon verisine odaklanacak. Analistler, enflasyonda yükseliş öngörürken; gelecek bilginin resesyon beklentilerini de canlandırabileceğini belirtti. Haziran ayında enflasyon yıllık bazda yüzde 3’e gerilemiş ve son iki yılın en düşük düzeyine inmişti. Temmuz ayı enflasyon verisi, ABD Merkez Bankası Fed’in bir sonraki faiz kararı için de değer taşıyor.
OLUMLU YANSILAR SONLU KALABİLİR
Bu haftaki piyasa beklentilerini uzmanlara sorduk. Dinamik Yatırım Menkul Bedeller Araştırma Uzmanı Ceyhun Yavaş, ABD’de tüketici enflasyonuna yönelik piyasa beklentisinin yüzde 3.0’ten yüzde 3.3’e yükselmesi istikametinde olduğunu belirtti. Yavaş, “Çekirdek enflasyonun yüzde 4.8’den yüzde 4.7’ye gerilemesi bekleniyor. Barınma enflasyonu ve hizmet enflasyonunun seyri takip ediliyor olacak. Çekirdek enflasyonda düşüş görülmesi bir yandan Fed’den bir faiz artışı daha gelmesi beklentilerini söndürürken resesyon beklentilerini canlandırabilir. Bu yüzden beklenene paralel halde çekirdek enflasyonda düşüş görülmesi halinde piyasada olumlu yansıların hudutlu kaldığını görebiliriz” dedi.
Fed liderlerinin hala faiz artışının devam edeceği sinyalini verdiğini hatırlatan Pariterium Danışmanlık Kurucusu Dr. İsmet Demirkol ise ’nun yansısına dikkat çekti. Demirkol, “Enflasyon yüzde 3 ya da yüzde 2.80 gelse bile önümüzdeki süreçte Euro Bölgesi’nde faiz artış imkânının artık çok fazla olmaması Euro/ paritesini aşağıya çektiğinden ötürü bu, dolar endeksini daha çok güçlendirecek. Başka taraftan Fed, yüzde 5.50 olarak açıkladığı siyaset faizini artırmayı pas geçebilir” yorumunu yaptı.
Demirkol, ABD’nin faiz artırımıyla ilgili şöyle konuştu: “Yılın son çeyreği ya da 2024’ün birinci çeyreğinde 25 baz puanlık artış beklentisi güçlü. İki yıl boyunca dolar endeksindeki güçlenmenin devam etmesini bekliyorum. Bu durum gelişen piyasalar için bir ölçü risk teşkil edecek.”
‘KURDAKİ DÜZELTME FAİZDEN EVVEL OLACAK’
Merkez Bankası enflasyon Raporu sunumunda, TCMB Lideri Hafize Gaye Erkan’ın verdiği bildirilerin son derece olumlu olduğunu belirten Demirkol, “Güvenilir bildiriler verilse de yapılan toplantıda faiz artışlarının beklentilerin çok üzerinde olmayacağı izlenimini edindim. 24 Ağustos’taki faiz kararı dahil olmak üzere, yılın sonuna kadar siyaset faizinin yüzde 20-22 aralığında olmasını bekliyorum” dedi. Geçtiğimiz hafta yabancı yatırımcılarla yapılan toplantıya ait de değerlendirmede bulunan Dr. İsmet Demirkol, “Döviz kurundaki düzeltmenin TL faizdeki düzeltmeden daha evvel olacağını düşünüyorum. Kurdaki yükselişin devam etmesi, aşikâr bir noktada yabancı yatırımcının geleceği kanaatini uyandırıyor” dedi.
EYLÜLDE ONS ALTINDA 2.000 DOLAR BEKLENTİSİ
Fitch’in ABD kredi notunu düşürmesiyle ABD’de tahvil faizlerinin yükseldiğini ve altının da bu yükselişten olumsuz etkilendiğini söyleyen ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, “Geçtiğimiz yıllara baktığımız vakit genel olarak ağustosun ortasından itibaren altının onsunun yükseldiğini görüyoruz. Bu yıl da çok süratli olmamak kaydıyla 1.935-1.936 dolar düzeyinden 1.975 dolar düzeyine kadar yükselebileceğini; eylül ayında 2.000 doların üstünde seyretmeye başlayacağını söyleyebiliriz. Tahıl mutabakatının şimdi yapılmaması global enflasyonu da artıracaktır. Enflasyona karşı altının inançlı liman olmasından da altın dayanak alacaktır diye düşünüyorum” yorumunda bulundu.
‘KOTA, TALEBİ DAHA DA ARTIRIR’
Altın ithalatına sınırlama getirilmesi argümanlarını da pahalandıran Yıldırımtürk, “Seçimden sonra 132 ton altın ithalatı yapıldı. İthalatın daha da artmaması için bir kota koyulması içerideki fiyatı yükseltti. İçeride, dış piyasadaki fiyata nazaran yaklaşık 400 dolarlık kg başı artış var. Bu fark geçtiğimiz periyotta 6 bin dolara kadar çıkmıştı. Kota getirmek altın talebini artıracağı için bu karar yanlış olur.”
Kota argümanlarına ihracatçı da reaksiyon gösterdi. Mücevher İhracatçıları Birliği Lideri Burak Yakın kaçakçılık riskine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Altın ithalatına kota uygulanması, kayıtdışı süreçlerin ve kaçakçılığın artmasına yol açar. Altına erişim maliyetinin artması ihracatçı firmaların maliyetlerini de artıracağı için global pazarlardaki rekabet gücümüzü olumsuz tesirler.”