Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali’ne ait Japonya’dan açıklama

Japonya’da 2011 yılında meydana gelen 9 büyüklüğündeki zelzele ve tsunaminin akabinde Fukushima Daiichi Nükleer Santrali’nde biriken arıtılmış radyoaktif atık suyun denize tahliyesine başlanmasının akabinde bölgeden birinci test sonuçları geldi. Perşembe günü santralin 3 kilometre açığındaki 10 farklı bölgeden su örnekleri alan Japon elektrik gücü şirketi ve santral işletmecisi TEPCO, incelenen örneklerdeki radyoaktivite düzeyinin inançlı sonlar içinde olduğunu açıkladı.

TEPCO sözcüsü Keisuke Matsuo basın toplantısında yaptığı açıklamada, numunelerde görülen pahaların litre başına bin 500 bekerel (1.500 bq/L) altında olduğunu söyledi. Tespit edilen pahanın ulusal güvenlik standardı olan 60 bin bekerelin (60.000 bq/L) hayli altında olduğunu kaydeden Matsuo, TEPCO’nun önümüzdeki ay boyunca her gün su tahlilleri yapmayı sürdüreceğini belirtti.

TEPCO ayrıyeten, arıtılmış radyoaktif atık suyun nükleer santralden okyanusa tahliyesine başlandığı anların ve tahliyenin akabinde bölge açıklarındaki sudan örnek alındığı anların da manzarasını paylaştı.

NÜKLEER FACİA YAŞANMIŞTI

Çernobil faciasından sonraki en büyük nükleer felaket olan Fukushima Nükleer Santrali kazasında, 2011’deki 9 büyüklüğündeki sarsıntı ve tsunaminin akabinde 3 nükleer çekirdeğin erimesi sonucu radyasyon sızıntısı meydana gelmişti. Güvenlik riski nedeniyle binlerce kişi bölgeden tahliye edilmiş, kaza sonrasında 1.3 milyon ton radyoaktif atık su oluştuğu açıklanmıştı.

Japonya hükümeti uzun bir araştırma sürecinin akabinde atık suyun memleketler arası standartlar çerçevesinde arıtılarak denize boşaltılmasına karar vermişti. Memleketler arası Atom Gücü Kurumu’nun (IAEA) milletlerarası standartlara uygun olduğunu açıkladığı tahliye, 24 Ağustos Perşembe günü başlamıştı. Tahliye planı, ülkedeki balıkçılar ve Çin olmak üzere kimi bölümlerin yansısını çekmişti.

İlk kademede 17 gün içinde 7 bin 800 ton olmak üzere Mart 2024’e kadar toplam 31 bin 200 ton radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılması planlanıyor. Güvenlik prosedürleri kapsamında yüksek ölçüde arıtılmış suyun bir kezde deşarj edilememesi nedeniyle tahliye sürecinin tamamlanmasının 30 yılı bulması bekleniyor.