Dönence’nin Ceren’i Berfin Ant: Yeterli ki Dönence diyorum

◊ Kanal D’nin başladığı günden bu yana çok izlenen ve ses getiren dizisi “Dönence”desiniz. Yayın hayatına bu derece başarılı başlayan bir dizide olmak size ne hissettiriyor?

– “Dönence”nin çok kaliteli ve toplumsal farkındalık sağlayan bir iş olması beni başından beri en cezbeden ayrıntılardan biriydi. Senaryosu ve hususun işlenişi beni çok heyecanlandırdı. Verilen emeğin karşılığı olarak; izlenmesi ve ses getirmesi son derece memnunluk verici. Hoş bir grupla, başarılı bir projede olmak beni olağan ki çok gururlandırıyor. “İyi ki Dönence” diyorum.

◊ “Dönence” birebir vakitte sizin de birinci diziniz, mesleğiniz açısındaki yerini sorsam? Size kattıkları neler?

– Söylediğiniz üzere şu anda mesleğimin çok başındayım, yol uzun. Hoş bir fırsat benim için, bu fırsatı en uygun halde değerlendirmeye çalışıyorum. Ve hepsinden değerlisi, bu projeye kendimi ilişkin hissediyorum. Ne keyifli bana…

GÜZEL VE DOKUNAKLI YORUMLAR ALIYORUZ

◊ Dizide Ceren karakterini canlandırıyorsunuz. Siz Ceren’i nasıl tanımlarsınız?

– Ceren derinliği olan, hayatta bir duruşa sahip, muazzam bir karakter. Ben de kendimi derinliği olan bir insan olarak tanımlayabilirim. Ceren ile bu noktada ortak bir paydamız olduğunu düşünüyorum. Bardağa dolu tarafından bakma özelliklerimiz de benziyor. Bu yüzden Ceren’e kendi gücümü ve bakış açımı katarak onu beslemeye çalışıyorum. Ceren’de beni etkileyen şey ise zorluklarla çaba ederken bunu çok naif bir biçimde yapması, umudunu kaybetmemesi, hayallerine her vakit sıkı sıkı sarılması. Bu bana ilham veriyor.

◊ “Dönence” kıssası ile olduğu kadar otizm farkındalığı ile de ses getirdi, size gelen yorumlar nasıl?

– Dizinin farkındalık oluşturuyor olması bu işi çok ayrıcalıklı kılan faktörlerden biri. İzlerken empati kurduruyor, otizmin ne olduğuyla ilgili toplumu bilinçlendiriyor. Bilhassa özel çocuklara sahip olan ailelerden çok hoş ve dokunaklı yorumlar alıyoruz. Bana gelen yorumlar da bu istikamette. İnsanlarda olumlu hisler bırakabildiğimiz için çok memnunum.

FOÇA’DA KONUTUMDA GİBİYİM

◊ Sizi hiç tanımayanlar için Berfin Ant’ın set dışında nasıl bir hayatı var?

– Kolay yaşamayı seven biriyim. Günümün muhakkak bir rutinde ilerlemesi hoşuma gidiyor. Şu sıralar; mezun olmak üzereyim, sınavlarıma çalışıyorum. Sevdiklerimle bol bol vakit geçiriyorum, denize giriyorum, kitap okuyorum ve sahnelerime çalışıyorum.
Son birkaç ayımın özeti bu formda.

◊ Kent dışında çalışmanın zorlukları neler? Bu zorlukların üstesinden nasıl geliyorsunuz?

– Evet, kent dışında çalışmanın güç olduğunu duymuştum lakin neredeyse hiç zorlanmadım. Çok uygun bir üretim takımıyla çalışıyoruz. Direktörümüz Serdar Gözelekli, Erhan Abi ve emeği geçen tüm takım sağ olsunlar, her hususta çok dayanak oluyorlar, konutumda üzere hissediyorum. Foça da sahiden çok sevecen bir yer, benim için hayli keyifli geçiyor.

Hukuk kazanıp İstanbul’a geldim

◊ Hukuk eğitimi almışsınız, sonra modellik girmiş hayatınıza, artık de oyunculuk… Bu süreci biraz sizden dinleyelim isteriz.

– Küçüklüğümden beri hukuk eğitimi almak istiyordum, bunun için çok çalıştım ve Marmara Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Adana’da yaşıyordum, üniversite için İstanbul’a geldim. Okurken çalışmanın beni geliştireceğini düşündüm, böylece modellik hayatıma girdi. Modelliği hiçbir vakit hayatımı üstüne kuracağım bir meslek olarak görmedim açıkçası. Öğrencilik hayatımda hem keyif aldığım hem de para kazandığım bir işti. Ortaokul ve lisede tiyatro girdi hayatıma, oyunculuk da içimde daima vardı. Ama bunun için okulumun bitmesini bekledim. Okulumun son yılında oyunculukla ilgili adımlar atmaya başladım, süreç bu formda gelişti.

◊ Peki hukuk mu, modellik mi, oyunculuk mu diye sorsam…

– Hukuk okumak, hayatımın her alanında bana yarar sağlayacak. Her şeyden evvel çok değerli bir genel kültür. Eğitimimi Türkiye’nin en güzel hukuk fakültelerinden birinde tamamladığım için çok memnunum. Oyunculuk ise değişik geliyor bana, öteki bir tutku. Beni çok heyecanlandırıyor, çok keyif alıyorum, her sahnemi iple çekiyorum. Şu an için sorarsanız oyunculuk derim, kalbin sesinin peşinden gitmeyi seven biriyim. Beni en çok heyecanlandıran şey; düzgün bir oyuncu olma isteği. Bunun peşinden gideceğim.

Sürpriz yapmayı çok severim

◊ Hayata dair tutkularınız neler?

– Tabiatla derinden bir bağ ve bütünlük hissediyorum. Tabiatta yalnız vakit geçirmek beni en çok besleyen aktivitelerden. Hayatta tutkuyla hareket etmediğim tek bir an bile yok, en kolay şeyi bile tutkuyla yaparım. Galiba ben hayatın kendisine çok büyük bir tutkuyla bağlıyım. Anı yaşadığım her dakika içimde büyük bir coşku hissediyorum. Bu nedenle ‘an’a uyumlanmak benim tutkularımdan biri.

◊ Sizi heyecanlandıran, nefes aldığınızı hissettiğiniz anlarda kendinizi nerede, ne yapıyorken bulursunuz?

– Bu türlü anları sevdiklerimle paylaşmak beni daha da yükseltir. Mutluluğun ve heyecanın paylaştıkça çoğaldığına inanıyorum. Durduk yere sürpriz yapmayı çok severim. Heyecanımı bir yerlere yönlendirmem gerektiğinde sevdiğim insanlara sürprizler yaparım ki hissimi paylaşabileyim. Çocuklarla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Onların heyecanı ve yaşama olan meraklarının tazeliği beşere çok uygun geliyor. Heyecanımın yüksek olduğu vakitlerde müzik dinlemeye bayılıyorum. O an, o müziğin bana güzel gelmesi kıymetli olan. Her tipten müziği dinliyorum.