AB’de ipler gerildi… Almanya’da büyük kriz: Kaldıramayacak noktaya geldik

Yeni bir göç krizi kaygısı Almanya siyasetinin gündemine damga vurmuş durumda.Son devirde sık sık sistemsiz göçe ve göçmen kaçakçılığına karşı tedbirlerin sertleştirilmesi, Almanya’yı sığınmacılar için cazip hale getiren toplumsal yardımların sonlandırılması, ülkede kalmalarına müsaade verilecek sığınmacılara bir üst hudut getirilmesi, hudut denetimlerinin başlatılması, hatta sonların kapatılması için davetler yapılıyor.

“YÜKÜ KALIRAMAYACAK NOKTAYA GELDİK”

Eyaletlerde mahallî idareler, belediyeler aslında uzun bir müddettir sığınmacıları kabul etme kapasitelerinin aşıldığından şikayetçi ve artık yükü kaldıramayacak noktaya geldiklerini söylüyorlar.

Ancak son devirde bilhassa Polonya ve İtalya’da, Almanya’ya sistemsiz göçmen akışının daha da artabileceği telaşına yol açan gelişmelerin yaşanması, Alman siyasetindeki tansiyonu artırıyor.

ACİL DEĞİŞİM ÇAĞRISI

Ana muhalefet, Toplumsal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz’un sığınmacı siyasetinde hemen değişime gitmesini istiyor.

2015 yılında başlayan Suriyeli mülteci krizi sırasında, devrin Hristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) başbakanı Angela Merkel, “Biz bunu başarırız” diyerek, tüm itirazlara karşın, açık kapı siyasetini kararlılıkla sürdürmüştü.

Şimdi ise Merkel’in ana muhalefette olan partisi CDU, ortağı Hristiyan Toplumsal Birlik (CSU) ile birlikte, Almanya’ya sistemsiz göçün durdurulmasını, bunun için de sığınmacılar siyasetinde “yeni bir milat” olacağını savundukları katı siyasetler benimsenmesini talep ediyorlar.

“BİZ BUNU ARTIK BAŞARAMAYACAĞIZ”

CDU/CSU bu taleplerini, Federal Meclis’e sundukları “Göç Siyasetlerinde Almanya Paktı” önergesiyle taşıdı.

Önergede bir dizi talep yer alıyor. Almanya’nın Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre ile sonlarında tertipli hudut denetimlerinin başlatılması ve öbür AB üyesi ülkelerde iltica müracaatında bulunmuş ya da bu müracaatları reddedilmiş olanların Almanya’ya girmelerine müsaade verilmemesi, önergede yer verilen talepler ortasında yer alıyor.

Ayrıca sığınmacılara sağlanan maddi imkanların sonlandırılması öneriliyor. Bu yolla göçmenlerde Almanya’nın daha cazip olduğu algısının bertaraf edilebileceği belirtiliyor.

Öneriler hakkında açıklama yapan CDU’lu Jens Spahn, demokratik partiler olarak hemen bu mevzularda ortak karar almak istediklerini, lakin bu halde sol ve sağdaki popülistler ile radikallerin göç konusunu istismar etmelerini engelleyebileceklerini savundu.

Alman televizyon kanalı ZDF’e konuşan Spahn, gelinen noktada Almanya’nın artık daha fazla sığınmacıya mesken sahipliği yapamayacağını, Merkel’in slogan haline gelen “Biz bunu başarırız” kelamlarına dolaylı atıfla aktardı, “Biz artık bunu başaramayacağız” dedi.

HÜKÜMET TENKİTLERİ KABUL ETMİYOR

Hükümet, muhalefetin göçün uygun yönetilemediği tenkitlerini kabul etmiyor. Cuma sabahı, CDU/CSU’nun önergesinin ele alındığı meclis genel şura toplantısında hararetli tartışmalar yaşandı.

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, izledikleri siyasetlerin göçü daha da şiddetlendirdiği tarafındaki suçlamaları kabul etmediğini söylerken, sistemsiz göçün önlenmesi için uyguladıkları tedbirlerin sonuç verdiğini savundu.

SCHOLZ: YENİ TEDBİRLER ALINABİLİR

Tartışmaların alevlenmesi üzerine SPD’li Başbakan Olaf Scholz da bir açıklama yaptı. Scholz, Almanya’ya gelen sığınmacı sayısında çok önemli bir artış olduğunu, bu nedenle bilhassa Polonya hududunda yeni tedbirler alabileceklerini söyledi.

Almanya’nın savaştan ve baskılardan kaçanlar için iltica hakkını tanımaya devam edeceğine işaret eden Scholz, kaçak göçmenlere karşı ise daha katı hal alacaklarının sinyallerini verdi.

Olaf Scholz, buraya gelen fakat iltica için şartları karşılamayanların, burada cürüm işleyenlerin ise geri gönderilmeleri gerektiğini vurguladı.

AB ülkeleri ortasında en çok sığınma müracaatının yapıldığı ülke Almanya. Yaklaşık 3 milyon 260 bin sığınmacının yaşadığı Almanya’da yalnızca bu yılın birinci sekiz ayında 204 bin 461 kişi sığınma müracaatında bulundu. Geçen yıl başvuranların toplamı 217 bin 774 olmuştu.

Üstelik yeni müracaat sayıları, Ukrayna savaşından kaçarak Almanya’ya sığınan yaklaşık 1 milyon 100 bin Ukraynalıyı kapsamıyor. Ayrıyeten bu yılın yalnızca birinci sekiz ayında Almanya’ya 70 bin yasa dışı giriş olduğu belirtiliyor.

AVRUPA’DA İPLER GERİLİYOR

Bir yandan iktisattaki sakinliği aşmaya çalışan, yaşlanan nüfusu nedeniyle mühendis, tabip, hemşire üzere mesleksel alanlarda artan açığını yurtdışından daha fazla nitelikli göçmen alarak kapatmaya çabalayan Scholz Hükümeti, başka yandan çok sağın söylemlerinde araçsallaştırdığı sistemsiz göçmen akınını dizginlemeye çalışıyor.

Bu arayış, tıpkı vakitte Alman Hükümeti’nin bilhassa Polonya ve İtalya ile ilgilerinde tansiyonun tırmanmasına yol açıyor.

Alman Hükümeti, yaklaşık bir hafta evvel Dublin Sözleşmesi’nden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçladığı İtalya’dan artık istekli olarak Almanya’ya sığınmacı kabul edilmeyeceğini, Avrupa ülkeleri ortasında 2022 yılında oluşturulan Dayanışma Mekanizması’nın Ağustos sonu itibariyle İtalya ile askıya alındığını duyurmuştu.

BERLİN RESTİNİ TEKRARLADI

Dublin Mukavelesi kararlarına nazaran birinci olarak İtalya’ya giriş yapıp sığınma müracaatında bulunan lakin daha sonra yasa dışı yollardan Almanya’ya gelenlerin yine İtalya’ya gönderilebilmesi gerekiyor.

Ancak Almanya İtalya’nın bir müddettir bu kapsama giren sığınmacıları geri kabul etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini söylüyor.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, perşembe akşamı, “İtalya, Dublin geri kabul yükümlülüklerini yerine getirmiyor. İtalya bunu yapmadığı surece biz de yeni sığınmacı kabul etmeyeceğiz” açıklamasını yaparak bir sefer daha rest çekti.

İçişleri Bakanlığı da İtalya’nın bu tavrının, “Almanya üzerinde halihazırda mevcut olan ağır göç baskısını daha da arttığını” savundu.